Kimsin Sen? Ergenlik Canavarı Birgün Kitap, 02. 07.2011, yıl: 4, sayı: 104
Nurgül Ateş
Birgün Kitap, 02. 07.2011, yıl:
4, sayı: 104
“Kimsin Sen?” üzerine
ERGENLİK CANAVARI
Ergenlik, insanın kendisini
farklı kılmak, aynı zamanda kabul görmek için sabırsızca çaba harcadığı dönem…
Hem kendini çocukluktan koparacaksın, hem de hayata dair pek bir tecrüben
olmasa da yetişkinlerin arasında yer almaya çalışacaksın. Yaşını başını almış insanların,
içindeki çocuğu yaşatırken düştükleri durumlar ne kadar hazinse ergenlerin bir
yetişkin gibi davranırken düştükleri durumlar da o derece hazin…
Kimsin Sen, Miyase Sertbarut’un
ergenlik dönemi sorunlarıyla baş etmeye uğraşan gençlerin ve onların
ailelerinin yaşadıklarını ele alıyor. Ne de olsa ergenlik aileleri de derinden
sarsan bir dönem. Öyle ya, hırlısı var hırsızı var, okuduğu kitaptan görüştüğü
arkadaşına kadar kontrol etmek gerek. Gerçi kontrol mekanizması çoğunluk işe
yaramıyor. Hele ki fazla baskıya maruz kalan bir eski çocuk-yeni genç, kendisine
yeni bir “ben” bulabilmek için akla hayale gelmeyecek yollara başvurabiliyor.
Kahramanımız Elif, artık oyuncak
bebeklerinden kurtulmak ister. Nedir onlar öyle canım, hepsi manken bozması…
Nerde eskinin pofuduk, şişkocuk, tatlıcık bebekleri, nerde şimdiki zamanın
ideal, uzun boylu, ince belli, her daim saçları yapılı, binbir giysili
güzelleri… Elif bebeklerinin kolunu bacağını koparırken yüzünü gözünü karalayıp
bir poşete koyup onları atarken aslında bir değer yargısını da atma çabası
içindedir. Çünkü çocukken hoşuna giden kalıplar artık ona dar gelmeye başlamıştır.
Öyle ya, aynaya baktığında hiç de o bebekler gibi değildir. Hani “bebek gibi”
derler ya, bazı insanlar ergenliği sahiden bebek gibi geçirirken, bazıları
orantısız büyüyen bedenleri ve ölçüsüz hisleriyle tam bir kaybolmuşluk içinde
yaşarlar. Elif’in içinde o bebek gibi arkadaşlarına karşı küçük bir haset de
oluşur hani. Kim olsa haset duyar tabii. Ama Elif bir kimlik savaşı
içerisindedir artık. İyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı, güzeli çirkini kendisi
bulacaktır.
Hani, hamur derler ya eskiler;
ergenlik döneminde ailelerin en çok yaslanacakları yer, o hamur denen değerler
olsa gerek… Onca duygusal ve çevresel karmaşanın içinden insanın bir birey
olarak çıkarken, kendisini oluştururken ailesinden getirdiği o hamur sanki onun
cevheri gibidir.
Elif’te ilgimi çeken, bir sabah
okula giderken çenesine ikinci bir dudak çizmesi. Yolda insanlar ona garip
garip bakarlar, arkadaşları laf çarparlar. Tıpkı saçını kazıtmak, yüzünü gözünü
garip garip boyamak, olmadık giysiler giymek gibi; hem kabul görmek, değer
görmek isterken hem de farklı olduğunu ve bir arayışta olduğunu herkese ilan
etmek isteği…
Elif’in attığı bebekler karşısına
çıkacak yine. Hem de aklına hiç gelmeyecek bir şekilde. Gençlerin hayli
yaratıcı bulacakları bir şekilde.
Okulda işledikleri bir ders,
gençlerin ilgisini çeker. Derste empati konusu ele alınmaktadır. Hem de
öğretmenin hayli yaratıcı bir örneği ile…
Elif manga tarzı kitapları
sevmektedir. Annesi kitaplarına “çizgi roman” dediği için kızar. “Onlar çizgi
roman değil manga!” Tam bir ergen tavrı… Ama kadın kızının “Ölüm Notu” adında
bir kitap okuduğunu görünce panik olur. Elif ve kuzeni Berna, okuduklarından
etkilenerek cezalandırmak istedikleri insanların adlarını not alırlar. Kısa
süre sonra Berna bilinmez bir nedenle hayati tehlikesi olan bir kaza yaşar,
hele ki Elif o not defterinde Berna’nın adını görünce hayli endişe duyar. Bu
ölüm notu ile Berna’nın geçirdiği kazanın bir ilgisi var mıdır? Yazar burada
romana küçük bir gerilim ögesi katmışsa da romanın ilerleyişinde buna yer vermemiş.
Berna bir köprüden düşmüştür, ama acaba o köprü üzerinde yalnız mıydı, birisi
onu itmiş olabilir mi? Yazar bu yönde ilerlemeyi tercih etmiş ve romana
Berna’nın sevgilisi karakterini almış. Elif, Berna’nın bilgisayarını açtığında
daha önce hiç bilmediği bir kişiden mesajlar gelmeye başlar, yazılanlardan o
kişinin Berna’nın sevgilisi olduğu anlaşılır ve Elif sanki Berna’ymış gibi o
kişiyle yazışır ve olayları açığa çıkarmaya çalışır.
Sonrası mı? Berna’nın sevgilisi
hapse girer, çünkü agresif yapılı olduğu bilinen bir delikanlıdır, ne dese
suçsuzluğunu ispatlayamaz. Berna kendine gelince onun suçsuz olduğunu açıklar.
Ah hayır, hemen açıklamaz; önce sevgilisinin hapiste biraz daha burnunun
sürtmesini ister. Hapishane hayatı yaşayan delikanlı da oradaki kütüphanede
çokça vakit geçirir ve kitaplarla dost bir hayatın tadına varır.
Ergenlik dönemini insana musallat
olan, kılıktan kılığa giren ve yenilmesi gereken bir canavar olarak
değerlendirirsek, bu canavarın bir suretini de “Kimsin Sen”de okumak ilgi çekecektir.
Nurgül Ateş