Neden Yazıyor?
"Çocukluğumu ömrümün sonuna
dek canlı tutabilmemin tek yolu çocuklar için yazmak sanırım. Kitaplarımda
anlattığım her çocuğu yaşıyorum. Mutlu çocuk, mutsuz çocuk, seven çocuk, nefret
eden çocuk, yaramaz çocuk, uslu çocuk, korkak çocuk, kahraman çocuk... Hepsi
içimde ve hepsi yazdıklarımda.
Bana benzeyen ve bana benzemeyen insanları
anlattım, size benzeyen ve size benzemeyenleri... Yakınlaştırmak istedim
ötedekileri, uzaktan bakmak istedim yakınımdakilere, daha iyi görebilmek ve
gösterebilmek için.Dünya iyi bir gezegen olsun istiyorum. Bu da üzerinde yaşayanların iyi olmasıyla mümkün. İyi olmak ise başkalarını tanımak ve anlamaktan geçiyor. Başkalarını ve kendimizi tanımanın en iyi yolu da okumak.
Romanlar, öyküler, masallar okuyan her çocuk kendini başkalarının yerine koyabilmeyi öğrenir. Doğuştan varolan bencilliği kitaplarla azalır. Bencil, kıskanç, hırçın, doyumsuz insanların çoğalmasını istemiyorum. Bu olumsuz özellikleri giderebilecek en iyi ilaç çocukluktan başlayarak okunan kitaplardır."
..............
"Çocuklar için yazdığım
ilk öykü “Çukura Düşen Kurbağa”
Bu kurbağa, kendi öyküsünü yazdırana
kadar rahatsız etti beni. Hayalimde hep çukurun içindeydi, patlak gözleriyle, inip
inip kalkan karnıyla başına neler geldiğini bilmediğim bir kurbağa... Ona karşı
insan olarak sorumluluğumu yerine getirmediğimi düşünüyordum hep. Öyküsünü
yazdım ve kurbağa beni rahat bıraktı. Öykü kısaca şöyleydi:
Okula
giderken tarla
yollarından geçmek zorunda kalan bir çocuk çukura düşmüş bir kurbağa
ile karşılaşır. Onu bu çukurdan çıkarmak için türlü yollar dener. Çünkü
kurbağa
zıplayarak çıkamayacak durumdadır. Orada açlıktan ölebilir ya da bir
yılan
çukura kayıp kurbağayı yutabilir. Çocuk ne yaptıysa olmaz. Okul
dönüşü kendini yine çukurun başında bulur. Kurbağa hâlâ
oradadır. Bir dal uzatır çocuk çukurun içine. Gizlenir ve kurbağanın kurtuluşunu
bekler. Bir süre sonra dal kıpırdar, kurbağa kalan ömrünü özgürce sürdürmek için yabani otların arasına dalıp uzaklaşır.
Aslında çukurun
başındaki çocuk bendim ve o dalı uzatmayı akıl edememiştim. Belki
kurbağa da dala tırmanmayı akıl edemeyecekti, bunu bilemezdim.
Kurbağanın hayaleti yıllarca huzursuz edince beni öykü mutlu bitsin
istedim. Bunu okuyan çocuklar başka canlılar için çukurlara dal
uzatabilir gibi bir iyimserliğin peşinden gittim."
Miyase Sertbarut